28 Ekim 2009
Kopenhag İklim Zirvesi’ne 40 gün kaldı.
Facebook'ta çevre mücadelesine girenler gün geçtikçe artıyor. Gezegenin Geleceği Programı Facebook’ta da Greenpeace Akdeniz grubundan programın ertesinde dinlenebiliyor. Uluslararası kuruluşların yanı sıra yerel gruplar Facebook’ta gün geçtikçe etkin hale geliyor. Ses duyurmak ve halk desteği elde etmek için “Karataş Sahil Şeridini Kurtaralım” adlı bir Facebook grubu açıldı. Gruba göre Akdeniz'e kıyısı olan Karataş Bahçe Köyü, sahil erozyonu nedeniyle her yıl sahil şeridinin 10 metresini kaybediyor. Köy sakinleri, bir önlem alınması için resmi merciilere başvurdu, ancak hiçbir sonuç alamadılar. Grubu açan köy sakinleri, erozyonun esas sorumlularının yanlış yapılaşma olduğunu belirtiyorlar. Deniz kaplumbağaları ve sumrular gibi birçok türün de azalmakta olduğunu anlatan köy sakinleri, herkesi yardıma çağırıyor. Grup kurucusunun da dediği gibi “Akdeniz’in en güzel sahilleri göz göre göre yok oluyor. Bu saatten sonra burada sahili nasıl kurtarabiliriz bunu düşünmemiz lazım. İnsanlar kendileri ile birlikte diğer canlıları da düşünmek zorunda”.
Akdeniz’den yola çıktık ancak gelelim Kopenhag yolunda Almanya'nın seçim ertesi durumuna. Daha önce sizlere Almanya'daki seçimlerin galibi olan Merkel koalisyonunun çevre için çok kötü bir haber olduğundan bahsetmiştim. Almanya'dan bu bilgiyi doğrulayan haberler gelmeye devam ediyor. Nükleer ve kömür şirketleri, seçim sonuçları açıklandığından beri lobi faaliyetlerine hız vermiş durumda. Merkel, iklim değişikliğiyle mücadele etmek istiyor gibi davransa da, Almanya'da iklim düşmanı sektörlerle işbirliği yapıyor. Bunun en önemli örneği de ülkedeki tüm nükleer santrallerin kapatılması kararının iptaline yönelik adımlar ve termik santrallere yapılması kararlaştırılan yatırımlar. Bu şekilde Almanya'nın 2020'de %40 daha az karbon salımı hedefine ulaşması mümkün değil. Koalisyon, yalnızca enerjide değil tarım ve ulaştırma alanlarında da şirketlerin çıkarlarını çevrenin ve insanların korunmasından üstte tutacak gibi görünüyor. Genetiği değiştirilmiş mısırlara ve diğer bitkilere Alman halkı şiddetle karşı çıksa bile, GDO'nun ekimini kolaylaştırılacak bir yasa tasarısı hazırlandı bile. Üstelik, tarım ilaçlarının onay alması kolaylaştırılıyor. Bu da toprağın, suyun ve besinlerin zehirlenmesi demek. Koalisyon aynı zamanda araba ve havacılık endüstrilerini destekliyor. Araçlara daha sert karbon salım limitleri getirilmesi önerisi reddedildi. Otoyol ve havaalanı inşaatları için gereken izinlere kolaylık getirildi. Bu üzücü ve şaşırtıcı haberlere rağmen, ülkedeki çevre kuruluşları çalışmalarını iki katına çıkaracaklarını açıklıyorlar. Kamuoyu baskısı her şeyi değiştirebilir.
Yaşlı ormanlar koruma altında. Greenpeace, Finlandiya'da Metsahallitus ve diğer paydaşlarla beraber devletle iki ay boyunca görüşmeler yaptı ve bu sürenin sonunda sekiz adet yaşlı ormanlık alanın yüksek seviyeli koruma alanı ilan edilmesi karara bağlandı. Anlaşmayla 35 bin hektar orman, daimi olarak ormancılık faaliyetlerinin dışında kalacak. Bu alanlardan Peurakaira, ülkenin en geniş balta girmemiş ormanlarından biri. Üstelik, yaşlı ormanlar, birçok tehlikede olan türün yaşam alanı. Bu nedenle yalnızca ormanlar değil, biyoçeşitlilik de yüksek korumaya tabi tutulmuş olacak. Aslında, bu konuda anlaşmak çok da zor olmasa gerek, çünkü ülkedeki orman endüstrisinin müşterileri yüksek koruma altındaki ormanlık alanlardan odun satın almak istemiyorlar. Üstelik yöre halkı da eski ormanların korunmasını çok önemsiyor. Bu son kararla Greenpeace, Finlandiya'da kampanya hedefinin %80'ine ulaşmış oldu. Bu aşamaya ulaşılması bile başlı başına geri kalan %20'lik alanın da gerektiği gibi korunmasının mümkün olduğu anlamına geliyor. Türkiye’de hala yaşlı ormanlar yeterince korunamıyor, son olarak Kastamonu Küre dağlarına ve Artvin Macahel’e hidroelektrik santral yapım haberleri anlaşılması çok güç. Bu doğa katliamları, çoğunlukla hedefine ulaşıyor, bazı zamanlarda ise yerel çevre hareketlerinin olayı mahkemeye taşımasıyla geçici bir süre için erteleniyor. Umarız biz de ormanlarımızı çok geç olmadan koruyabiliriz.
Yeni bir analiz, Amerika Birleşik Devletleri Kongresi'nde görüşülen iklim yasa tasarısının, içerdiği boşluklar nedeniyle, göründüğü kadar masum olmadığını gösterdi. Buna göre, tasarı, küresel ısınma felaketinden kurtulmak ve temiz enerji kaynaklarıyla ekonomiyi yeniden inşa etmek için bir fırsat olmayacak, bunun yerine ülkenin fosil yakıtlara bağımlılığını daha da arttıracak. Analize göre, milli çevre hukukunun bütünlüğünün bozulmaması için Obama'nın bazı konulara özellikle dikkat etmesi gerekiyor. Buna göre, Senato, Temiz Hava Yasası'nı ihlal etmemeli. Karbon salımını 2005 yılı seviyesinin altına düşürme sözü, görünüşte anlamlı olsa da, aslında Avrupa'nın verdiği sözlerin yanında çok küçük. Yasada kömür sektörüne yine onlarca milyar dolar destek sağlanması düşünülüyor, sorunun esas çözümü olan temiz enerjilere sağlanacak destek ise bu miktardan çok az. Ve en korkuncu da şu; Kongre, yasada 2 milyar tonluk karbon salımıyla ilgili devasa bir boşluk bırakmış, yani bu salım miktarıyla ilgili hiçbir düzenleme yapmamış. Bu boşluk kirli enerji taraftarları tarafından kullanılırsa, ABD 20 yıl daha karbon salımlarını yeterince azaltamayacak.
Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 40 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor. Sağlıcakla kalın!
Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü